AHİLİK HAFTASI KUTLAMALARI
2016 YILI AHİLİK HAFTASI KUTLAMALARI MERKEZ VALİLİK BİNASI ÖNÜNDE 23-29 MAYIS 2016 TARİHLERİ ARASINDA KUTLANACAKTIR...

 AHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2016 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik BaAHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

AHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                            AHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                            AHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                            AHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                            AHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                            AHİLİK KÜLTÜRÜ ve MESLEKİ EĞİTİM HAFTASI

           

Günümüzde “Ahilik” esnafa özgü bir kavram olarak algılanmakta, Ahilik denilince esnaf, esnaf denilince de Ahilik akla gelmektedir. Ancak, bu kavramın günümüze ve geleceğe ışık tutan daha derin ve geniş anlamı da vardır.

         Ahilik, kelime olarak kardeş, eli açık, konuksever ve yiğit anlamlarına gelmektedir. Ahilik teşkilatı ise, Türkler arasında gelişip yaygınlaşan, sanatta, ticarette dayanışma ve yardımlaşmayı esas alan sosyo-ekonomik bir kurumdur.

         Ahiliğin, Türklerin İslamiyeti topluluk halinde kabul ettikleri yıllarda, Türk örf ve adetleri ile İslam inancını kaynaştırmak amacıyla geliştirilen bir düşünce sistemi ve yaşama tarzı olduğu söylenebilir. Bu düşünce ve yaşama tarzını benimseyenlere de “Ahi” denilmektedir.Ahi birlikleri ise Ahiler tarafından kurulup geliştirilen bir sivil toplum kuruluşudur.

         Ahilik, hem dünya ve hem de ahireti birlikte düşünen bir anlayışa sahiptir. Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış hadisi de bu görüşü desteklemektedir. Ahilikte ekonomi bir araçtır ve bu aracın amaç haline getirilmesine izin verilmez. Sadece mal, servet ve kazanç için çalışmak hiçbir zaman kendi başına bir anlam taşımaz. Para kazanmak amaç haline gelirse amaç olan ahlaki değerler de araç haline gelir ki bu son derece ahlaki olmayan bir dünya görüşüne temel teşkil eder.

         Ahilikte ahlak anlayışı, her büyük ahlak sistemi gibi, insan yaşayışına şekil ve düzen vermek üzere alt alta sıralanmış normlardan kurulu homojen bir bütünlük manzarası gösteriyor. Ayrı ayrı unsurlar mantıki bir sıra içinde birbiriyle örülüp dokunmuş ve hepsi tam ve çelişkisiz bir ifade topluluğu içinde ahenkleştirilmiş bir bütündür.

         Gerek Ahilik üzerinde yazılmış çeşitli eserler ve gerekse bu düşünce ve yaşayış biçimini benimsemiş olanların bize yansıyan sözlerinden, Ahilerin genel özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz.

         - Doğruluktan ayrılmamak

         - Cömert olmak

         - Alçak gönüllü olmak

         - İyi huylarını geliştirmek

         - Kendisini halka adamak

         - Misafirlerini sevmek

         - İnsanlara nasihat ederek onları iyi yola yöneltmek

         - Kudreti varken suçluyu affetmek

         - Bir sanat veya iş sahibi olmak

         - Dindar olmak

         - Utanma duygusuna sahip olmak

         - Hile yapmamak

         - Yalan söylememek, kusur aramamak

         - Dedikodu yapmamak, kusurları örtmek

         - Zina  yapmamak

         Ahiliğin kurucusu olarak bilinen Ahi Evran’ın hayatı ve şahsiyetinin kısaca açıklanmak istiyorum. Asıl adı Mahmud Nureddin, takma adı Nimetullah olan Ahi Evran, 1236 yılında Horasan’da doğdu.Kösedağ savaşından sonra Moğol baskısı ile Anadolu’ya göç eden Oğuz Türkleri arasında Ahi Evran’ın ailesi de vardı. Ailesi ile birlikte önce Konya’ya yerleşen Ahi Evran, oradan Denizli ve Kayseri’ye gitmiş, daha sonra Kırşehir’e yerleşmiştir. Fakir bir ailenin çocuğu olan Ahi Evran, önce bir demircinin yanında çalışmaya başladı. Daha sonra deri işlemeciliği sanatına girerek bu meslekte müstesna bir kabiliyeti olduğunu göstermiş, çalışkanlığı ve kabiliyeti sayesinde iki yılda kalfalığa geçmiştir. Ahilik konusunda Ahi Mahmud’dan ders almıştır. Ahi Evran usta olduktan sonra teşkilatta Ahi Şeyhi olarak görev aldı.Daha sonra Ahibabalığa yükseldi. Ahi birliklerini canlandırarak bütün Anadolu’da tanınan bir şahsiyet haline geldi. Osmanlı Devletinin kuruluşunda önemli rol oynayan binlerce Ahi yetiştiren Ahi Evran, 1329’da 93 yaşındayken ölmüştür. Kabri Kırşehirdedir.

 

         Ahilikte eğitim sisteminin özelliklerini sıralayacak olursak;

İnsanı bütün olarak ele almışlar, ona yalnız mesleki bilgi değil, dini, ahlaki ve içtimai bilgileri de vermeyi prensip haline getirmişlerdir.

Teşkilata üye olmak için yalnız ilgili meslekten olma şartı aramamışlar, Ahilik ahlakına uymayı kabul eden herkesi üyeliğe almışlar.

İş başında yapılan eğitimin, iş dışında yapılan eğitimle bütünleşmesini sağlamışlardır.

Üyelerin en yetkili ilim adamlarında ders alarak her yönüyle yetişmelerini sağlamaya çalışmışlardır.

Köylere kadar varan geniş bir teşkilat kurmuşlardır.

Eğitimden, herkesin ücretsiz olarak faydalanmasını sağlamışlardır.

Eğitimi, belirli bir noktada kesmeyip ömür boyunca devam ettirilecek bir faaliyet olarak düşünmüşlerdir.

Ahi birliklerinde mesleki eğitimle genel eğitim ve sosyal hayat iç içedir.Ahilikte yamak, çırak, kalfa ve usta olarak meydana gelen mesleki hiyerarşi, sanat ve meslekte gelişmenin ve yükselmenin de bir gereğidir.

Bir toplumda birlik ve dayanışmayı sağlayan en önemli unsur müşterek değerlerin korunması ile mümkündür. Türklerin Anadolu'da bin yıldan beri varlığını sürdürmelerindeki sır Ahilik anlayışı içerisinde bu değerlere saygı göstermeleridir.

 

Ahiler forum.vatan.tc daima toplum yararına hizmet yapmışlardır. 2015 Yılını yaşadığımız şu günlerde, Ahiliğin ahlak ve çalışmaya ait prensipleri kısaca Ahilik felsefesi, dünyamızda ilerleyen toplumların modeli olacaktır. Bu görüş bir kehanet değildir. Bugün nasıl ki kalkınmış birçok ülkede Ahilik prensiplerinin izlerini görüyorsak, yarın da ilerlemiş toplumların yükselmesinde Ahilik ilkelerinin, önemli rol oynadığı görülecektir.

 

AHİ İÇİN “AÇIK” ve “KAPALI” OLAN ŞEYLER

Açık olanlar:

- Ahinin eli açık (cömert) olmalı

- Kapısı açık olmalı (konuk sever) olmalı

- Sofrası açık olmalı (ikramdan kaçınmamalı)

Kapalı olanlar:

- Ahinin gözü kapalı olmalı (kimseye kötü gözle bakmamalı, kimsenin ayıbını araştırmamalı)

- Beli kapalı olmalı (kimsenin ırzına, namusuna, haysiyet ve şerefine tasallut etmemeli)

- Dili kapalı olmalı (kimseye kötü söz söylememelidir)

 

Günümüzün yükselen değerlerinin önemli bir kısmının özünde Ahiliğin temel ilkeleri yatmaktadır. Tüketici hakları, sivilleşme, kooperatifçilik, çeşitli meslekî kuruluşların varlığı gibi kavramları Batı’ya aktaran birikim, Ahilik kültürüdür. Ne var ki, bütün bunların yüzyıllar sonra bize dönüşü Batı kisvesine bürünmüş bir hâlde olmuştur. Fakat öz değerlerine yabancı sözde aydınlarımız, “Onlarda ne varsa iyidir.” düşüncesinden hareketle bahsettiğimiz bu değerlere sarılırken, varisi oldukları değerlere arkalarını dönmüşlerdir.

 

Daima “iyiyi, doğruyu, güzeli” benimsemiş olan Ahilik kurumunun bu yanlarını yeni nesillere aktararak öğretmek amacıyla daha önce sadece Kırşehir’de düzenlenen Ahilik Bayramı'nın ülke geneline yayılması ve “Ahilik Kültürü Haftası” adı altında kutlanması amacıyla 1988 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanan Yönetmelik esas alınarak 15 yıldır bu anlamlı gün kutlanmaktadır.

TÜKETİCİ KRALDIR- “MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ”
       21. Yüzyıl’ın en önemli değerleri arasında “tüketici mutluluğu” ya da “müşteri memnuniyeti” gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar “müşteri odaklı” çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan “Müşteri kraldır” sözü Ahilik kurumunun geleneği olan “Müşteri velinimetimiz” sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internet’teki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu.
       Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı.

 

Pabucu Dama Atılmak: Ahi teşkilatı zarara uğramış bir müşterinin şikâyetini inceler. Şikâyeti sonucu esnaf suçlu bulunursa esnafın bir pabucunu çıkartıp damına atılır. Pazara inen insanlar bu manzarayı şöyle yorumlar: Bu esnaf alış verişe bir hile karıştırmış, der ve o iş yerinden alış verişini yapmaz. Esnafın ticari hayatının bittiği nokta pabucunun dama atılması ile sona erer. Bu eylemi toplumun değişik kademelerinde bulunan bütün fertler düşünmesi gerekir. Yaşadığımız hayatta bizim için de güzel bir ölçü olması gereken bir eylem karşımıza çıkmaktadır. Kendi hayatımızda da öyle bir çizgide yaşamamız gerekecek ki kimse pabucumuzu dama atmasın.

 

 

 

 Mesleki dayanışma üzerine kurulu, güzel ahlaka dayalı, üretimi standarda bağlayan ve ihtiyaca göre sınırlayan, sanatı geliştirmeyi ve dünyaya bırakmayı hedefleyen, nefis terbiyesini benimseyen, sevgi, saygı ve yardımlaşmayı öne çıkaran, insanı merkeze alan ve devleti koruyup kollayan Ahilik Kültürünün, daha canlı yaşanması temennisiyle  sözlerime Ahi Evran’ın şu sözüyle bitirmek istiyorum, HAK İLE SABIR DİLEYİP BİZE GELEN BİZDENDİR. AKIL-AHLAK İLE ÇALIŞIP BİZİ GEÇEN BİZDENDİR. katılım ve katkılarınızdan  dolayı hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.

 

 

 

 

                                                                  Muharrem COŞKUN

                                      Zonguldak Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birlik Başkanı

Haber Eklenme Tarihi : 28.07.2015